22.02.2022

     


    İşte beklenen gün geldi bugün takvimde rakamların birbiri ardına denk düştüğü tarihlerden bir başkasındayız! 22.02.2022. Bugün ne nikahlar yapılacak, ne çocuklar doğurulacak, ne umutlara bel bağlanacak vs vs. neden? Çünkü bugün 22.02.2022. İnanılmaz değil mi? Bence değil! İnsanoğlu olarak hayatta bizi umutlandıracak gelişmelerin peşinden koşup dururuz. Bir neden arayışı ışığında varoluşumuzu sürdürmenin bitmek tükenmeyen sebeplerini kovalamak ana görevimiz gibi.

   Bu kovalamaca içerisinde pazar gecesi tam da pazartesi sendromuna doğru kucak açmaya çalışırken; 23:20 sularında henüz yatağıma tam da yeni uzanmışken yerden gelen şiddetli bir gürültü ile sarsıldım. Sendromlar, kaygılar bir sürü endişe. Deprem olurken gelecek kaygısı biter. Şu an bitse de kurtulsak diyebildik sadece. Ne haftanın işleri, ne gönül işleri ne de başka bir şey kaldı elimizde az önce değerini bilmediğimiz o an vardı artık tek!

    Yaşanan bu durum hayatta kalma iç güdüsüyse sanki bir deprem gibi sürekli sessiz ve derinden hissedilen gelecek kaygısı bu iç güdünün yıllara yayılmış kompleks hali gibi. Anı yaşamak en önemlisi. Anıları ya da geleceği değil. Yapamıyoruz nitekim geçmiş olsun hepimize! Tarkan'ın dediği gibi bekleyip göreceğiz, belki de geççek!

     Çabuk geçsin diye türlü ritüeller de denenmiyor değil tabi. Tuzlu suyla ilgili bir şeyler okudum geçenlerde. Eğer enerjiniz düşükse ve negatif enerjiye karşın günde bir litre kaynamış tuzlu suyu her gece yatmadan kafanızdan aşağı döküyormuşsunuz.  Siccin 1  filminde ki başından aşağı tarhana çorbası döken yaşlı teyze sahnesi gibi ama işte arınıyormuşsun bir şekil!

    Sürekli koşturmaca içerisinde günleri kovalamakla geçen bir hayatın içerisindeyiz. Aslında günlerin tarihleri önemli değil, o günleri nasıl geçirip neler yaptığımız asıl! İç huzurunu sağlayamayıp türlü tarihlere, ritüellere, burçlara takılıp kalırsanız anın tadını ve kıymetini bilmeden o güzelim günleri bomboş pas geçip gidersiniz. Yaşayalım arkadaşlar. Tamam ben de tam anlamıyla yapamıyorum ama anı yaşayalım. Yoksa kendimizi bir anda; 'Üç harflinin çıkması için üç harflinin girmesi gerek!' diyen çakma bir hocanın kaset arşivinde bulabiliriz! 

    Aramızdaki husumetler, kavga gürültü, bitmek bilmeyen telaş içerisinde yıpranıp giden bizler. Örümcek Adamlar bile bir araya geldi biz hala sidik yarıştırma derdindeyiz! Ufak çıkarlar yüzünden büyük kavgalar etmekten sıkılmadık hiç. İnsanlara kendini sevdirmek ya da kendinden nefret ettirmek için çabalamak yersiz bir endişe. Ne yaparsanız yapım bir kısım her zaman sizi sevecek, diğer kesim daima nefret edecek. Onun için doğru bildiği yoldan şaşamamalı kimse.

    İş hayatı, evlilik, ebeveynlik  ve pandemi. Arada harap olan biz. Bir önceki iş yerimde İzmir'den gelip bize eğitim veren bir hocam vardı. Halil Can. İş hayatı durmaya gelmez Atakan Beyciğim derdi. Sırtlanacaksın işleri ve arkana bile bakmadan devam edeceksin. Go go go! Genç ve dinamik, çokta çalışan bir adam. Hocam enerjinizin yarısını bana verin diye takılırdım bazen. Hiç durup dinlenmek bilmezdi. Sürekli koşturmaca ve bir arayış içerisinde. Geçenlerde evinde geçirdiği kalp krizi yüzünden ani vefatının haberini aldık. Bir hafta sonra yeni eğitim yapılacağından arkadaşım aramış ama Halil Hoca öldü demişler. O da şok olmuş haliyle.

    Bazı görüşlerine katılmasam da tanıdığım için  mutlu olduğum, hayatıma renk katan insanlardan biriydi. Kısacası ölüm diye bir olgu varken biz bunu tamamen yok sayıp daha yüzyıllarca hüküm sürecekmiş gibi düşünüp hareket etmeye çalışıyoruz. Ölüm varken hiç bir şey tam anlamıyla ciddi değil hayatta. Kazancın, statünün sonu yok ama hayatın var maalesef evet!

    Kısacası bence öğrenmeliyiz. Hayattan keyif almaya çalışıp, iyi ki varım ulan demeyi. Bugün istediğini yapabilecek sağlığa sahipsen kralsın işte. Mutlu olmayı becerebilirsek bize her gün 22.02.2022. Kalalım sağlıcakla. 

    Halil Hocam sizi özleyeceğim.

    

    

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Derbi Günü

Büklüm Büklüm

Kazayla