Kayıtlar

deprem etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İdeal Ölme Yaşı

Resim
  Yaşamın ideal ve vazgeçilmez sonucudur ölüm. Farklı hayatlar içerisinde sürüklenip gideriz. Bazen çok geç kalırız birisine bazense gereğinden erken tanışmışızdır ömürle. Zengin, yaşlı, fakir, kadın, çocuk ya da erkek. Neticede insanız ve fani. Yaşam çemberinin ucundan tutunan herkes gibi koşuyoruz hızlıca. Fakat aynı yerde dönüp durduğunu fark edemeyen bir hamster gibi yuvarlanıp başa dönüyoruz tekrar. Yoktan var, vardan yokluk. Sağlıklı bir ömür arayışı en önemlisi. Ne gereğinden fazla yaşamalı ne de hadsizce erken gitmeli bu diyardan. Sanki elimizde mi? Düşmüşüz bilinçsizce  bu dünyanın içerisine. Peki ya ideal ölme yaşı?       Karanlık olmasaydı ışık doğmazdı ya. Sonsuza kadar yaşasaydı insanoğlu her şey daha da anlamsız ve olabildiğince sıkıcı olurdu. Kısıtlı zaman tetikleyici unsur.  Bir şeyler yapmalı ve vakit olabildiğince dar. Düşündükçe insan bu konuda sürekli olarak kendisini darlar. İnsanlar her şeyi yapar ve yine de tövbekarlar. Tıpkı çalışan birinin tatil gününü dolu dol

Kara Şubat

Resim
                                                                          (FOTO/ TRTHABER)     Pazar akşamı havaların iyice soğuması ve biraz da haftanın gözümde büyümesinin etkisiyle erken yatmaya karar veriyorum. Sabah alarm sesiyle doğrulup elimi yüzümü yıkadıktan sonra evden çıkmadan önce gündeme bakmak için  bir ekşi sözlüğe gireyim diyorum. Öğreniyorum ki benim gibi akşamdan alarmını  kuran çoğu can uyanamamış bu sabaha. 10 ili tetikleyen bir deprem olmuş soğuk ve karanlık bu Şubat sabahında.           O kadar yıkıcı, o kadar şiddetliydi ki sarsıntılar herkes depremin farklı bir il merkezinde olduğunu düşünmüştü en başta. Sonra Ortalama 90 saniye süren, saat 4.17'de 7,7 şiddetinde ki yıkımın Kahramanmaraş merkezli olduğunu anladık. Bununla da kalmadı. Elbistan ilçesinde öğleden sonra 7,6 lık bir deprem daha ve Gaziantep'te  6,5 ve 6,4 büyüklüğünde artçı depremlerle yıkıldık tekrar tekrar.     Hatay tanınmaz hale geldi bu süreçte. Yakın dönem yıkım yaşamış Malatya'da.

17 Ağustos 1999 Sarsıldıgımız O Gece

Resim
                                                                  Sıcağın tavan yaptığı bir yaz akşamı. O gece her zaman olduğu gibi görece geç bir vakitte yatağıma uzanıyorum. Bir hafta sonra doğum günüm var. Henüz 10 yaşlarındayım. Çekilmez sıcağa rağmen; yazı, güneşi, yüzmeyi, gezmeyi vs. çok seviyorum. Yaz demek kendini şımartmak demek. Küçük bir çocuksanız her şey daha da bir güzel geliyor zaten.  Hayatın karanlık yüzünden çok uzakta kalıyor insan. Dalmış olduğum uykumdan babamın oda kapısını hızlıca açmasıyla uyanıyorum. Kalk çabuk diyor!     Yatağımdan şaşkınlıkla koridora fırlıyorum. Koşarak evden çıkmaya çalışıyoruz. Her gün onlarca kez volta attığımız koridor o an bitmiyor sanki. Ev salıncak gibi sallanıyor. Duvarlar bir sağdan bir soldan üzerimize doğru gelip gidiyor. Ben ne olduğunu anlayıp anlamlandıramıyorum. Daha önce böyle bir şey hiç yaşamamışım. Yok bende. Hızlıca kapıdan çıkıp evin ilk katta bulunmasının da avantajıyla kendimizi giriş merdivenlerden sokağa atıyoruz.

22.02.2022

Resim
           İşte beklenen gün geldi bugün takvimde rakamların birbiri ardına denk düştüğü tarihlerden bir başkasındayız! 22.02.2022. Bugün ne nikahlar yapılacak, ne çocuklar doğurulacak, ne umutlara bel bağlanacak vs vs. neden? Çünkü bugün 22.02.2022. İnanılmaz değil mi? Bence değil! İnsanoğlu olarak hayatta bizi umutlandıracak gelişmelerin peşinden koşup dururuz. Bir neden arayışı ışığında varoluşumuzu sürdürmenin bitmek tükenmeyen sebeplerini kovalamak ana görevimiz gibi.    Bu kovalamaca içerisinde pazar gecesi tam da pazartesi sendromuna doğru kucak açmaya çalışırken; 23:20 sularında henüz yatağıma tam da yeni uzanmışken yerden gelen şiddetli bir gürültü ile sarsıldım. Sendromlar, kaygılar bir sürü endişe. Deprem olurken gelecek kaygısı biter. Şu an bitse de kurtulsak diyebildik sadece. Ne haftanın işleri, ne gönül işleri ne de başka bir şey kaldı elimizde az önce değerini bilmediğimiz o an vardı artık tek!     Yaşanan bu durum hayatta kalma iç güdüsüyse sanki bir deprem gibi sürekl