Kayıtlar

blog etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Kurbanlık

Resim
(Dayanamadığım gerçek olaylara dayanmaktadır) 1994 yılı Mayıs ayı başlarında sıcak denebilecek bir Malkara sabahına uyanıyorum. O gün evde belirli belirsiz bir telaş var. Yaklaşan kurban bayramından dolayı pazara gidilip alınacak bir kurbanlığın da biraz etkisi olmuş olabilir bu telaşta. Dedemlerin bahçeyi gören mutfağında hızlı bir kahvaltı. Ardından dedem, babam  ve ben operasyon için ayalanan beyaz komyenete binip kurban pazarına doğru yola çıkıyoruz. Henüz beş yaşında bir çocuk için büyük aksiyon bu.   Pazara varılıyor. Hararetli geçe pazarlıklar arasında kaderini bekleyen kurbanlıklar var. Bizimkiler sonunda bir koçta karar kılıyorlar.  Hayvan kamyonete yüklenip evin arka bahçesinde son gününe kadar kurban edilmeyi beklemek üzere yola çıkıyor. Bir incir ağacının bulunduğu; etrafı tellerle ve komşu evlerle çevrili, toprağı eşeleyerek vakit geçirdiğim, evin mutfağından dışarı açılan küçük bir bahçe burası. Kurbana vermem için çanak içerisinde marul tutuşturuyor babanne...

Erkeklik

Resim
            (Güçlendirilmiş İsmail Kartal ) Hangi cinsiyetten olursak olalım; yıllardır tarafımıza dayatılan toplumsal baskı bombardımanı klişelerin altında sürüklenerek hayatımızı geçirmeye çalışıyoruz. Taraf olmayan her zaman bertaraf ilan edilmeye devam ediliyor ne yazık ki. Bizim için ön görülen toplumsal roller ve üzerimizden yaratılan beklentilerin birazını dahi karşıla(ya)mayacak olalım; sinirden hıncını alamayan yaşlı bir hacı grubu tarafından taşlanan şeytana dönüşüyoruz!  Toplumun hepimizden beklentileri var elbet ve bu noktada adam olmak, erkek olmak gibi keskin bir şekilde sınırlandırılmış rollenmeler üzerine konuşalım biraz bugün. Kadınların da bir ton başka sorun ve sıkıntıları var elbet onları başka bir yazıda konuşuruz belki.  Erkek olmak deyince herkesin aklına bir takım klişeler gelir. Kimsenin;  yaşadığı hayat, derdi, karakteri, yönelimleri bir değilken temel olarak toplum tarafından bu cinsiyet sahiplerinin tek tip davranm...

Göklerde Kartal Gibiydim

Resim
1967 de Maçka da başlayıp 2025 yılı bir bayram akşamı verdiği konser sırasında Kıbrıs Gazimağusa da sonlanan Halk Müziği dolu bir hayat. Bu yıl üst üste kaybettiğimiz kıymetli isimlerden bir diğeri oldu Volkan Konak namı değer Kuzeyin Oğlu. Çok erken ve acı bir veda. Memleketin huzuru kaçtı kaçalı hiçbir şeyin  yakın zamanda düzeleceği yok gibiyken huzur içerisinde uyusun.  Halk müziği çok dinleyen biri değilim fakat bazı sanatçılar özeldir. Yaptıkları işi öyle iyi yaparlar ki onları kategorize edemezsiniz. Volkan Konak'ta sanatında böyle biriydi. Onunla tanışmam ve müziğiyle kaynaşmam 2009 yılında evdekilerin arabada rock müzik çalmamdan artan yoğun şikayetleri ve özel talepleriyle Mimoza albümünü almamla başladı. Edirne de öğrenci evime gidip dönerken, civar yerlere gezmeye giderken ya da bir bayram ziyareti yolculuğunda arabadaki yoğun metal tadından bizimkiler ne zaman fenalaşsa sakinleşmeleri için dil altı hapı olarak direkt Mimoza albümü cd çalara takılır, arabadaki herk...

Gelir Gider

Resim
  Her zaman muhakkak bir yerlerden beklenen bir para vardır. Arkadaşa borç verilen arkasından boş verilen bir para. Yatırımlık olarak Sucukçu Kaan'ın alınan 40 liralık hissesi, faiz, coin, ot bot değerlenip geri döneceği düşünülen bir para. Dedenin kırk yıldır kimseye bir fayda sağlamamış, elalemin boku ot olup erafına bir ton ev yapılırken arada bomboş kalmış arsaya yapılabilecek evlerden doğacak bir para. Yıllardır emek verip çalıştığınız iş yerinizden def edilirseniz kıdem tazminatı olarak tarafınıza eskitme bedeli şeklinde yatırılacak bir para. Kumarda 5.000 tl kazandığınız için 155.000 tl borçlandığınız, loto totodan beklenen  dönerse senindir bir para. Para para para. Varlığı hiç dert değil bence, yoksa bulda ara! Romantikliği bırakalım. Para hepimiz için olmazsa olmaz aslında. Hepimizin aklında; elime toplu bir para geçse, sayısalı tuttursam, dedemin arsaya evler yapılsa da kiralarıyla yaşayıp gitsem, işe güce gitmeden kahır ve kabir azabı çekmeden dilediğince yaşamımı ...

Mübarek

Resim
Yine yeni  bir Ramazan arifesi. Nerede o eski Ramazanlar? Yaza gelen yazlıkçı Ramazanlar. Kışın orucun uykuya tutturulduğu x1.5 hızla geçen Ramazanlar. Bu ay içmeyi bırakıp bana yakışmaz diyen Ramazanlar.  Çoğumuzun çocukluğunda yaşadığı anılar ve o ramazan günleri bir başka tabi.    Sanki eski halimizden eser kalmış, geçmiş geçmişte kalmamış gibi hep aramaktan sıkılmadığımız o eskinin, bize yaşattığı hissiyatın ve tadın peşindeyiz aslında.  Beki umudumuzun yaşlanmadığı o günlere  biraz da özlemimiz.                      Çocuk orucu diye kandırılıp öğlen yemeği ile orucun sonlandığı, oruç tuan diğer arkadaşlardan geri kalmamak için çoğu zaman oruç tutulan; tutulan orucun da havasının bir güzel atıldığı o eski günler. Davulcunun farklı bir yorum katmak istemesi sebebi ile gecenin bir yarısı Trakya Oyun havası ile uyandırılıp cin düğünü olmadığı anlaşılınca başlayan sıcak sahur kahvaltıları. Ekseriyetle t...

Gerçeklerin İz düşümü (Şiir)

Resim
  Gerçeklerin  iz düşümü der ki; eğer birini gerçekten  kaybetmek istiyorsan  durma onu çok sev. Sadece sen istedin diye değerlidir zaten  çoğu şey. Umut etmekten vazgeçmez  insan fakat yaşadıkları karşısında gitgide küçülür beklentisi. Etrafında ki kimseye anlatamaz gönlünde onu yelkensiz yakalayan küçük meltemlerin etkisi. **** İnsan hep anlaşılmak istedi kimse gerçekten  anlayamadı karşısında ki tarafı. Herkes elbette kendince haklı, küçük dünyasında  ki düşünceleri ise sadece kendisindedir saklı. İyi niyet, muhabbet ve dostluk belki bazılarımızın tek temennisi.  Anlaşılmak istiyor insan elbet anlaşılamazsa nasıl anlatsın tüm bunları kendisi.  **** Hayat başından sonuna sürekli kendisini tekrarlayan bir dans koreografisi.  Herkes haklı, hiç haksız yok. Mutluluğa hazırlar; mutsuzluğa karınlar hep tok.  Rahat rahatsız eder insanoğlunu tanrıları kızdırmamak için arada bir günah keçisi kurban etmeli.  Hiçbir  şey olmam...

Koltuk Belası

Resim
    (1990- Yön. Kartal Tibet) Genciz. Bir koltuk arıyoruz. Çok mu zor sanki bir koltuk sahibi olmak. Bir koltuk olsun çalışalım, sadece kendi işimize bakalım. Bizim neyimiz eksik ki acaba. Onlar yaparsa biz de yaparız. İhtiyarlar sadece kendilerini düşünürlermiş hep. Yapışmışlardır oturdukları yerlere ve kalkmak bilmezler.  Peki biz gençlerin hali ne olacak, onlar  nasıl ilerleyecek? Biraz onlara da şans tanımak arada yenilikçi düşüncelerin getireceği yeni yollara yelken açmak gerekmez mi? Zaten zamanı geldiğinde bırakmak değil midir erdemli olanı. Bu yaşamak gibi bir şey birazda. Gençlik enerjisi, heyecanı ve her şeyi başarabileceğim arzusu zamanla kendini bilindik süreçlerin tekrarlarına bırakır. Profesyonellik heyecanın ölümüdür. Fakat insan konfor alanından çıkması gerektiği düşünülen fakat bu alandaki yerini sağlamlaştırmak için yaşayan bir yaratık aslında. Bunun için onu konforundan çıkaracak her şeyi düşman olarak görür.  Gençken bir heyecanla oturulan ko...

Dilek Tası Özelinde Bitmek Bilmeyen Türk Dizileri

Resim
**TÜRK TELEVİZYONCULUĞU VE DİZİLER** Dijital platformların şekil değiştirdiği dizi izleme alışkanlığı bazı bünyeler için önlenemez bir bağımlılık.  Ne kadar filmci bir insan olsam da çocukluğum;  Süper Baba, Ruhsar, Çarli, Kaygısızlar, Ayrılsak ta Beraberiz gibi yerli dizileri keyifle izleyerek geçti. Hala daha ilgili dizilerin belirli bölümlerini açıp izleyip nostalji hissimi tatmin ederim. Doksanlar sonu bir televizyon kanalında aynı gecede yarışma, dizi, belgesel, talk show  ve film(gece yarısından sonra yanına kırmızı nokta gelir!) izlenebiliyordu. Diziler en fazla 40 dakikaydı ve bundan dolayı bölümler sakız gibi uzamıyordu. 2000'li yılların ortaları itibariyle kalite ve çeşitlilik adına dengeli giden televizyonculuk anlayışı; Behzat Ç, Leyla ile Mecnun, Avrupa Yakası gibi  benimde bayıldığım bir çok harika dizi izlemiş olmamıza rağmen sadece dizi odağına kaymaya başladı. Diziler izlendikçe alınan reklam ve buna bağlı olarak süreleri arttı ve artık her televizyo...

Doların Tuzu Kuru

Resim
           Seçim karmaşasından henüz tam anlamıyla çıkamamışken rutin hayata geri dönüş serzenişleri içerisinde yeni kabine ve bakanlıkların atama süreciyle artık bu tantananın son bulacağı inancı çoğumuza derin bir ohhhh çektirdi! Yorulduk gergin seçim atmosferinden. Hızlı bir geçiş ve kabulleniş süreci yaşadık. Ana muhalefet lideri bile; son şans diye değerlendirdiği seçimden sonra hiç bir şey olmamış gibi yerel seçim çalışmaları ve seçim öncesi eleştirilerini mecliste sıralamaya devam etti!        Ülkenin hali hazırda fabrika ayarlarına dönmeye çalışmasıyla yeni ekonomik yapılanmaların gelmesi de beklenen bir durumdu. Na(s)zar değmesin; paramızın alım gücü Madagaskar Ariary sına yaklaşmışken değişim söylemleri en azından ekonomi yönetimi açısından bazı revizyonların geleceğinin göstergesiydi. Değişim önemli evet. Bu vurgu pek çok kişi tarafından yapıldı. Mesela Fatih Portakal'a bir seyircisi artık sizin yerinize Fatih Mandalina h...

Dogal Seçi(li)m!

Resim
                                                              (Foto: Leyla ile Mecnun Dizi)  Küresel ısınma hepimizi kaynatadursun biz kutuplaşa kutuplaşa ayran içip ayrı düşmekten helak olduk. Sımsıkı birbirimize tutunup, bir olup dağılmayacağımıza; mikroorganizma gibi bölüne bölüne çoğalıyoruz. Aklımız başımıza bir afet anında geliyor gibi ve ille de bir felaket eşiğinde hatırlıyoruz birbirimize var olan ihtiyacı, inancı. Anlıyoruz ki ne kadar da aynayız aslında. Yıllar yordu hepimizi fazlasıyla ve eminim ki hepimizin aklında oluşan bu seçim tantanası kazasız belasız bir an önce bitsin ve normale dönelim düşünceleri. (Ne normalimiz ne de moralimiz var gerçi!)     Bir lider adayını Pringles ve kontör dağıttığı için bir şeyler yapabileceğini düşünüp desteklediğim günlerden kafa olarak çokça uzaklardayım artık. Kömür ve ...

Cumhuriyet Bayram Demektir

Resim
      Saltanatın kalkmasından sonra artık egemenliğin kayıtsız şartsız millete devredilmesi gerektiğine inanan  liderimiz Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde 29 Ekim 1923'te ilan edilen bu yeni yönetim şeklinin adı Cumhuriyetti. Memleket meseleleri artık Millet(in) Meclisinden yönetilecekti. Ankara'da tam 101 top atışıyla duyuruldu bu durum ve  tüm ülkede coşkuyla karşılandı çünkü Cumhuriyet bayram demekti.  İmkansızlıklar içerisinde, her yanı kan emici düşmanlarla kuşatılmış, içimizde ki İrlandalılar'ın da desteğiyle enkaz haline getirilmiş, küllerinden  omuz omuza  savaşarak yoktan var edilen bu yeni ülkeye başka bir yönetim şekli de yakışmazdı zaten.     Genç bir ülke ve yeni bir yönetim biçimi. Sınıf ve cinsiyet farkını ortadan kaldıran, koskoca devleti tek bir kişinin paşa gönlüne bağlamaktan çıkarıp yönetimi çok seslilik esasıyla kademelendirip halkın iradesine sunan, hukukun üstün olduğu ve bu üstünlükle hak ve özgürlüklerimizin gü...

Künkcesme Sokagında Kabus (Öykü)

Resim
                                            (Temsili; 2001 Yaz Tatili Malkara/ Sol üstten itibaren fotodakiler; Uğur, Burcu, Özge, Ben ve Freddy Abi)              BÖLÜM 1 /FİLM GİBİ/      Yaz tatili günlerimi Malkara'nın taşına bakarak geçirdiğim ergen ve erken gençlik dönemimin ilkbaharı. Annem ve babam çalıştığından ve bir kaç arkadaşım da orada bulunduğundan  yazın çoğunluğu Babaannemlerde; Künkçeşme mevkiinde geçiyor. Günler sıcak ve geneli televizyon karşısında, bazen bahçe içinde çapayla falan türlü atraksiyonlarla akıp gidiyor. Akşamları ise hava serinleyince çekirdek vs. alınıp civar parklara geçiliyor.      Parkta  oyun parkurunda biraz akrobasi, hunharca yenilen kara duman ve yatsı namazı dedemin yanına takılarak eve dönüş.  Televizyon kuşağında yine beni bekleyen esaslı b filmler ve k...