Kayıtlar

blog etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Doktorun Adı Yok ve Okumuş Kitlelerin Değersizleştirilmesi

Resim
            2019'un son günleri. Mutsuz bir sonbahar atmosferi. Yer Çerkezköy. Dünün aynısı bir günü daha bitirmiş olmanın hüznü ile servisten iniyorum. Hava ayaz mı ayaz, ellerim ceplerimde! Organize Sanayinin dumanı, pusu ve berbat havası içerisinde nefes almaya çalışarak evime doğru ilerliyorum. O sırada arkadaşımdan mesaj geliyor. Bir salgın ile ilgili. Bu mesaj düşüp bayılan insanlar, Çin'de yaşanan kaos ve kitleleri belirsizliğe hızlıca sürükleyecek bir virüs ile ilgili aslında. Adı Covid-19 muş. Zaten Çerkezköy yapı olarak Albert Camus'un Veba kitabının geçtiği Oran şehrinin orantısız ve  denizsiz hali! Haliyle bu durumdan iyice huylanıyorum.      Birbirinin ardı günler geçerken ve 2020 bize girmeden, pardon biz ona girmeden çok kısa bir süre sonra olumsuz haberler olabildiğince duyuluyor. Virüsün hızlıca yayıldığı, kitlelerin büyük tehdit altında olduğu ve olayın global boyutta bir sağlık krizine yol açacağına dair haberler bunlar. Şüphesiz ki Türk genine güvenen ba

Savaşma!

Resim
      İnsanların öldüğü hiç bir dava haklı değildir! Bu replik 2003 yılında Tekirdağ Belediye Kültür Merkezinde ağzım açık izlediğim şahane Piyanist filminden ve şu sıralar maalesef ki yeniden instagram, twitter vb. mecralar da  sık sık karşılaşmaya başladığımız bir içeriğe dönüştü çünkü evet yıl olmuş 2022 ve hala savaş çıkıyor! 80'lerin havalı bilimkurgularıyla büyümüş bir nesil olarak 2000'lerden beklentimiz savaş değil uçan arabalardı aslında. Yani en azından benim için! Edwin Starr'ın dediği gibi. 'Savaş ne işe yarar? Kesinlikle hiçbir işe.'     Keşke bildiğimiz tek Putin, genel olarak şarkı biçiminde aşina olduğumuz Grigori Rasputin olarak kalsaydı aklımızda. Rusya Devlet Başkanı Putin ise kitleleri kendi aracı olarak gören ve hedefe giden yolda her şey mubahtır bakış açısında olan geri kafalı diğer  bazı devlet adamları gibi. Maalesef ki şu sıralar da büyük bir yanılgı içerisinde. Sen kitleler için varsın; kitleler senin için değil. Şu kör zihniyet bitsin art

22.02.2022

Resim
           İşte beklenen gün geldi bugün takvimde rakamların birbiri ardına denk düştüğü tarihlerden bir başkasındayız! 22.02.2022. Bugün ne nikahlar yapılacak, ne çocuklar doğurulacak, ne umutlara bel bağlanacak vs vs. neden? Çünkü bugün 22.02.2022. İnanılmaz değil mi? Bence değil! İnsanoğlu olarak hayatta bizi umutlandıracak gelişmelerin peşinden koşup dururuz. Bir neden arayışı ışığında varoluşumuzu sürdürmenin bitmek tükenmeyen sebeplerini kovalamak ana görevimiz gibi.    Bu kovalamaca içerisinde pazar gecesi tam da pazartesi sendromuna doğru kucak açmaya çalışırken; 23:20 sularında henüz yatağıma tam da yeni uzanmışken yerden gelen şiddetli bir gürültü ile sarsıldım. Sendromlar, kaygılar bir sürü endişe. Deprem olurken gelecek kaygısı biter. Şu an bitse de kurtulsak diyebildik sadece. Ne haftanın işleri, ne gönül işleri ne de başka bir şey kaldı elimizde az önce değerini bilmediğimiz o an vardı artık tek!     Yaşanan bu durum hayatta kalma iç güdüsüyse sanki bir deprem gibi sürekl

Vakitsiz Öten Serçe

Resim
      Son dönem polemiklerine eklemlenen yeni bir gereksiz konu ile karşı karşıyayız. Adem ile Havva cahil miydi yoksa dünyanın rengine mi kandı? Samimi söylemem gerekirse Sezen Aksu'nun bugüne kadar bana hitap eden bir tarzı olmadı. İlk dönem eserleri belki bir nebze olabilir fakat son yıllarda Burak Kut'un söylediği Komple; Tarkan'ın yorumladığı Cuppa gibi gerçekten gereksiz ve sadece yazın sayfiye yerlerinde alt fonda orda burda laf olsun diye çalabilecek, gürültülü bir müziğin önde olduğu şarkılar yazmasıyla da kendisine olan mesafem zaman içerisinde artış gösterdi fakat samimi olalım kendisi ülkemizin yetiştirdiği değerli sanatçılardan ve Minik Serçe lakabıyla ikonlaşmış bir star.       Yani evet kadın müzik olarak sana ya da bana hitap etmiyor olabilir fakat yine de bulunduğu konum itibariyle kendisine saygı duyulması gerektiğine kalpten ve samimiyetle inanıyorum. Adını markalaştırarak seri üretime geçen (pek çok sanat insanı gibi) bu ismin yıllar önce laf olsun torba

Kur Yapma

Resim
  (Fotoda ki adam Sinan Engin'e benziyor!)       Ülke olarak ekonomik ilgimizin zirve yaptığı acaip dönemlerden geçiyoruz. Ben okudum bu ekonomiyi okulda hiç de eğlenceli bir şey değildi bence. Hazır önümüz yeni yıl iken ve son zamanlarda gittikçe esprisini kaybeden Milli Piyango çekilişinin yerini kurlar aldı. Döviz, altın ve ülke parası arasında gidip gelen ve hepsiyle dönem dönem kur yapmaya başlayan; hangi adamı ya da kadını seçeceğini bilemeyen  kendini şaşırmış  yerli dizi başrolüne döndük.       Eskiden üç çeyrek bilet mi yoksa bir tam bilet mi geyikleri dönerdi bu zamanlar. Tam bilet alanın havası bir başkaydı çıkarsa hepsi bana çıkacak diye; çeyrek bilet alan da havan kime yabancı edasıyla elinde üç adet bilet olduğu için kendisini bir adım daha önde ve acaip şanslı görürdü daima. Günümüzde geldiğimiz noktada ise aynı durum ve benzeri altıncılar ve dövizciler arasında yaşanıyor.  Son dönemde tatsız bir sukunet olduğu doğrudur! Bu tarz durumlar içerisinde günümüzde değişik