Gelir Gider
Her zaman muhakkak bir yerlerden beklenen bir para vardır. Arkadaşa borç verilen arkasından boş verilen bir para. Yatırımlık olarak Sucukçu Kaan'ın alınan 40 liralık hissesi, faiz, coin, ot bot değerlenip geri döneceği düşünülen bir para. Dedenin kırk yıldır kimseye bir fayda sağlamamış, elalemin boku ot olup erafına bir ton ev yapılırken arada bomboş kalmış arsaya yapılabilecek evlerden doğacak bir para. Yıllardır emek verip çalıştığınız iş yerinizden def edilirseniz kıdem tazminatı olarak tarafınıza eskitme bedeli şeklinde yatırılacak bir para. Kumarda 5.000 tl kazandığınız için 155.000 tl borçlandığınız, loto totodan beklenen dönerse senindir bir para. Para para para. Varlığı hiç dert değil bence, yoksa bulda ara!
Romantikliği bırakalım. Para hepimiz için olmazsa olmaz aslında. Hepimizin aklında; elime toplu bir para geçse, sayısalı tuttursam, dedemin arsaya evler yapılsa da kiralarıyla yaşayıp gitsem, işe güce gitmeden kahır ve kabir azabı çekmeden dilediğince yaşamımı sürdürsem, arzuladığım insan için en güçlü alternatif ben olsam düşüncesi var bir noktada. Peki iş güç bıraktıracak mebalağ nasıl bir meblağ olmalı. Aylık ne kadar bir geliriniz olsa çalışmayı bırakırsınız ya da çalışmay bırakmak mı gerekir? Dertlerimizi sorunlarımızı ne kadar bir tutar çözer?
Çalıştığım şirkette bir çocuğa 1.5 milyon civarı bir ikramiye çıktı.İşi bırakmıycağım dedi. Bravo diye düşündük. Azimli. İşlemler için izin aldı. Dönüşte istifa etti. Para işte bu ne yaparsın. Her şey değil diyoruz para için. Hayır ya da evet demek çok zor. Azla da mutlu olabilir insan ama hiçle değil pek tabi. Arkadaşın arabası şu benimki neden ondan daha düşük model olsun? Komşunun çocuğu kolejde benimki niye devlet lisesine gitsin? Eltimde 100.000 liralık akıllı telefon var ben neden kürt mavisi redmi kullanayım? İhtiyaç mı sidik yarışı mı önceliklerimizi bu noktada belirlemek lazım bence.
Kendi adıma konuşayım. Konu çalışmak ya da çalışmamak değil. Konu ülkede gündemden bile hızlı değişen ama hiçbir şekilde gelişmediğine inandığım eğitim sistemi ve dalgalı ekonominin bizimle dalga geçercesine kuşaktan kuşağa hepimizi dört bir yana savurup durması. Gençlik dönemim iyi bir üniversite okumazsam bir hiç olacağım düşüncesinin aşılandığı ortamda geçti. Yetişkinlik dönemim üniversite diplomasının pek bir numarası olmadığı, basit bir memur ya da ara eleman olup bir işte teknik beceri sahibi olmanın değerli görüldüğü bir zamanda çalışarak geçiyor. Benden sonrası ise tamamen soru işareti. Yeni kuşak çalışmak istemiyor çünkü ülkem çalışma hayatı neredeyse sıfırı tüketmiş gibi.
Ezberci eğitim sistemimiz, hayatı ezbere yaşatan toplumsal geleneklerimiz. Doğ, oku, işe gir, evlen, çocuk yap, torun bak öl döngüsünde kaybolup giden nesilleriz. İş tercihimizi ya da yol haritamızı kendimiz çizmiş olabiliriz ama ne kadarımız gerçekten inandığı ve kendini güvende hissettiği, mutlu olduğu bir işte çalışıyor. Yüksek maaşlı ama gün kurtarmalık işlerle de sağıklı bir gelecek kurmak ne yazık ki çokta mümkün görünmüyor.
Konu bence hiçbir zaman para olmadı. Fakat her bir yanı eksiklerle dolu toplumsal yaşantımızın genelinde o eksiklerin varlığını susturabilecek yegane şey maddi güç olduğu için hep para eksenine konuşlanıp kaldı. Düşük gelirin bir dibi var. Sıfır. Yüksek gelirin ise ucu bucağı herhangi bir sonu yok. Yüksekse kime göre yüksek neye göre yüksek? Eğer bir gün gerçekten ömür boyu çalışmaya ihtiyaç bırakmayacak bir meblağda paraya sahip olursam bir şımarıklık yapıp o parayla kendi yapmak istediğim işi kuracağım. Film, dizi yapım şirketi. Yapıştır gitsin.
Para çok şeyi satın alabilir. Bazı hayalleri hayata geçirmemizde pek tabi bize yardımcı olabilir. Fatura, borçlarımızı ödemek için gitmek zorunda olduğumuz bir işimiz varsa bu bile bir lütuf.Fakirliğin tam da bu noktasındayız işte. Çünkü o işe sahip olmak isteyen, ihtiyacı olan birçok kişi ayın sonunu nasıl getiriceğim diye kara kara düşünüyor. Kaç param olsa çalışmazdım bilmiyorum ama sevdiğim bir iş olursa kaç param olursa olsun o işi de bırakmazdım biliyorum. Belki de sorunumuz bu. Sevdiklerimizle sevmek zorunda bırakıldıklarımız çok farklı.
Kalın sağlıcakla.
Para para para varlığı bir dert yokluğu yara.Diojene göre bir köpek bir fener yeter diye çıkmış yola sonra bakmış ki gunduz gün aydın, gece ay ışığı etrafı aydınlatıyor.fenere bile gerek yokmuş demis. Sglikli insan ekmeğini taştan çıkarırmış.azla yetinmeyi bilen heryerde ekmek bulur oglum.yazin çok güzel olmuş.ellerine sağlık.Hersey maddiyat değil bosver gitsin...
YanıtlaSil