Kazayla
Bir olaya dışarıdan bakması var birde direkt içerisinde bulunup yaşaması. Herkesin her durumla ilgili elbet iyi kötü bir fikri var fakat fikri olduğu konuyu yaşamadan da tam anlamıyla neyin ne olduğunu bilmez insan. Daha çok küçükken televizyonda gördüğüm canavar temalı reklamda tanıdığım o canavarın yıllar sonra bir üniversite sınav arifesinde hızla akan trafikte aracını önümüze kırmasıyla üç takla atmamıza neden olduğu o ana kadar.
Havalı aksiyon filmlerinde kaza anında karakter araç takla atarken sanki dakikalarca sürüyormuş gibi usul usul ağır çekim ve cam kırıkları içerisinde havalı havalı usulca yuvarlanır ya işte o an hiç de öyle bir an değil tabi. O an adeta x2 hızda video izlemek gibi. İşler yolunda gitmeseydi şu an bu satırları yazamayacağım gibi nicelerinin yitip gittiği kazalarda taklalar attığımız o an eğer karşı şeritten başka bir araç geliyor olsaydı bir çekirdek aile olarak belki 30 saniye gibi bir sürede yok olacaktık.
Kaza geliyorum demez belki de der ama biz duymayız o an. Bir yere iki dakika erken varma düşüncesi gözleri kör, kulakları sağır eder belki. Kimse kötü şeylerin bir gün kendi başına gelebileceğini aklından bile geçirmez. Ehliyet almak kendini direkt akan trafiğe atmak olmadığı gibi usta sürücü olmak yersiz patlayan özgüven bombasıyla kendi canınla birlikte nice hayatların yaşam ışığını söndürme caniliğine dönüşmemeli. Önce şunun farkına varmak gerekir; değeri ne olursa olsun hiç bir araba bir candan daha değerli değildir. Tabi bu tarz durumlarda kazaya neden olan şerefsizin plakasını almak da elzemdir.
Kaza anı anlaşılmaz derecede hızlı geçer. Siz yakınlarınızı ararsınız. Etraftakiler ambulansı ararlar, sağlıkçılar ve yakınlarınız olay yerine gelir pert olmuş araçtakileri ararlar. Gözleriniz ise sizi yoldan çıkarıp kaçan o şerefsizi arar. Sizi arayanlar kalabalığın içerisinde hiçbir şey olmamış gibi tek parça halinde onları beklediğinizi görüp bu durumda biraz afallar. Sahi afallamak kötü durumlar karşısında olmamalı mı neden insan iyi şeylerin karşısında da afallar.
Sanki siz az önce taklalar atan bir araçtan çıkmamışsınız gibi o anın şokunu atlatamamanın da verdiği etkiyle hastanede emniyet kemerini takmadığı için sizden çok daha kötü bir şekilde yaralanan canınızı sedyeye alıp oradan oraya koşturursunuz biraz. Tutanaklar tutulur ve verilir ifadeler. Şanslıysanız zamanla toparlarsınız. Toparlarsınız ama her ani fren duyduğunuzda tekrar tekrar o ana ışınlanırsınız. Direksiyon başına yeniden geçmek ise biraz cesaret ister. Fakat elbette hayat bir şekilde devam eder.
Kasko ve sigorta aracınızı yeniler ya da size parasını öder. İlerleyen süreçte o anı daha az hatırlamaya başlar, yeni bir aracı hayatınıza alırsınız ve elbette artık trafiğe karşı çok daha temkinli yaklaşırsınız. Hayatta her konuda olduğu gibi trafikte de bize nasıl davranılmasını istiyorsak biz de öyle davranmalı, dikkati ve anlayışı karşımızdan beklerken aynı hassasiyette davranmalıyız. Kazayla her şey olur. Size bir şey olmasın.
Kalın sağlıcakla.
Yorumlar
Yorum Gönder