Sene 2004 Tekirdag Yeraltı Yemek Yasamı

 



    Görsel çok eskilerden konumuzla ilgili ve temsili. Liseye yeni başladığım 2004 yılında Tekirdağ'da arkadaşlarla öğlen bir şeyler atıştırma maceralarımızı anımsattı.  Denetimler az merdiven altı mekan çoktu yine de işini düzgün yapan ve çok uygun fiyattan sürümüne satış yapan yerler az değildi. Günümüz pahalılığında ise sürümden kazanmak mümkün olmadığı için her şey lüks. 2004 yılında  tavuk döner ve ayran işini o dönemin parası ile 75 kuruşa kapattığımı hatırlıyorum!

    Şimdi bakınca çok saçma bir meblağ hatta imkansız! Ekmek 5 liraya doğru gelmişken sanki fantastik bir gelecekte yaşanmış gibi görünen bu durumun yaklaşık 19 yıl önce gerçek olması ise bence biraz acıklı. 2004 yılında asgari ücretin 303 lira olduğunu ve o para ile  insanların evlerini geçindirebildiklerini de anımsıyorum. Memur maaşı da o dönem asgari ücretin neredeyse iki katıydı günümüzün aksine! 

   O yıllarda  türlü yerlerde çok cüzi meblağlara tavuk dönerinden, tantunisine, kokoreçinden (hastasıyız), köftesine önümüze ne çıkarsa ve paşa gönlümüz ne isterse alıp yiyebiliyorduk. Şu an bir porsiyon kebap fiyatına geniş ailenize tam teşekkürlü bir akşam yemeği verebiliyordunuz mesela. Çünkü paranın miktarından çok alım gücü önemliydi ve paranın bir değeri vardı. Bir şeyi yemeden sosyal medyada paylaşmak için 42 kere fotoğrafını çekmediğimiz zamanlar olduğu için yemeğe daha bir odaklanıyorduk o  da ayrı tabi. 

    Ben   o yıllarda 1.5 liraya sinemaya gidip, dönüş için Altınova minibüsüne binmeden yanında ayranı dahil 1 liraya şahane lahmacun yediğimi ve hafta sonu aktivitesini yol parası dahil 4 liraya kapattığımı çok net hatırlıyorum. Şu an bu meblağ bir ekmek parası! Cılkını çıkarıp önümüze gelen her şeyi deneme ve yeme seanslarımız da her seferinde çok iç açıcı değildi o ayrı. Sefer tasıyla yemek gibi pişirilmiş ekmek arası salça soslu kokoreç aldığımız bir abi vardı. Bir gün nereden estiyse bumbar yapmıştı. Sayesinde farklı bir yemek tatmış olduk. Bir gün almış olduğumuz kokoreçten sigara izmariti çıkmasaydı iyi abiydi aslında!

    O dönemler merdiven altı sayılabilecek işletmeler de çok fazlaydı ve biz doymaz, aç ergenler olarak gözü karartıp buralardan da yiyorduk. Hafif bir tedirginlikte var tabi. Tıkınırken Uğur Dündar'ın  gıda terörü modunda ortamı basması an meselesi. Helikopterle falan mekanın önüne iner diye mekan sahibinden daha fazla tırsıyoruz. Aklınızı peynir ekmekle mi yediniz gençler? diye bize hesap sorarsa ne diyeceğimizi bilmiyoruz çünkü!

    Yemeklerde seviye bir hayli  düşünce her acının tatlısı misali ben periyodik aralıklarla gıda zehirlenmesi geçirmeye başladım. Yalnız arkadaşım nasıl bir midesizse ya da nasıl bir şans varsa herifte  ona hiç bir şey olmuyordu. Birlikte aynı şeyi yiyoruz ben gece mahvoluyorum arkadaşta tık yok.  O zamanlar arkadaşa bu durumdan dolayı uyuz oluyordum. Azcık sende zehirlen, biraz sen de öl değil mi? Yok!

    Lise sona doğru arkadaş grubuma dahil olmuş Gaziantepli tavuk dönercisi olan bir arkadaşımın yerine de yıllarca gittik. 1 liraya elinden geldiğince döner ayran satmaya çalıştı yıllarca. Bir de baya bir aşçı triplerindeydi paşa. Edirne'de okurken benim eve misafirliğe geldiğinde dolaptakilerle yemek yapacağım sen karışma deyip Tekirdağ Köftesinin üzerine üç yumurta kırıp masaya getirmişti disaster chef!

    İyi ya da kötü yemek değildi asıl mesele. Paylaşmaktı. Anı yaşamaktı. Bir sinema bileti 100 lira bir tavuk döner 40 lira. Gençler ne yapacak? En çok dijital platform üyeliği olan toplumlardan biriyiz çünkü evden kafayı çıkardığında inanılmaz gereksiz meblağlar harcamaya başlıyor insan. Bazen biriyle, bazen yalnız eski günlerde ki gibi takılmaya çalışıyorum fakat ne eskinin tadı var ne de benim. Ne de biz eskisi gibiyiz. Biraz da olsa neşemize geri döneriz umarım. Belki bir mucize!

    İyi yemekle kalın.

  twitter.com/atakandinc


Yorumlar

  1. O zman ki asgari ücretle . 300 döner gelirken.
    Şimdiki askeri ücretlede okadar geliyor.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Derbi Günü

Büklüm Büklüm

Kazayla