Zeka Türlüleri

 



    Televizyonda ki şeker şurup haberlere hastayım. Ülke hastalıktan, afetten ekonomik sıkıntılardan kırılıp geçse bile televizyonda hep bir rahmetli flash tv havası. Düzgün yayıncılık  ve haber yapan kanallar bir parmağın elini geçmiyor ekranlarda! Bunalmış ve baymış halde televizyonu açıyoruz. İyi bir haber görürüm. Biraz avuntu olur gibisinden. Şeker şurup haberciliğin amacı da belki bu.

    Vaka sayıları düşer.  Kısıtlamalar hafifler. Biraz nefes alma şansımız olur belki diye bakıyor insan. Haber şu; 4 aile birleştiler. Katamaran aldılar! İyi de bana ne. Hadi bu hafta sonu Atakan'ı da alalım. İşten eve evden işe baya bir baydı çocuk, yazıktır. Kulak memeleri sertleşti sıkıntıdan diye halime acıyıp beni mi gezdirecekler!

    Bu gün de yeni bir haber peydah oldu ortamlarda. Ekşi sözlükte gördüm ve hadi üzerine biraz karalayayım dedim. Tc Kimlik no ezberlenişine göre zeka türlerini yayınlamış Havuz Tv.  Ben bir düşündüm hemen. Gerçi düşünmeden geçen pek bir anım yok anılarımı! Düşün düşün bordur işin! 2+3+3+3 olarak ezberliyorum ben. Aslında ezberden çok ezber bozmayı severim orası ayrı. 

    Sinema sever kişiliğim ve sevecen sıcakkanlı cana yakın duruşum (dünyalılardan tiskiniyorum!)  bir nebze doğruluk payı vardır diye düşünmeme yetti. Çünkü çok seviyoruz sakızdan çıkan fallardan kendimize kısmet çıkarmayı. Hepimizin içinde bir gruba (legal olanlar da bazen tehlikeli aslında. Legal adı altında ne gruplar gördü bu gözler. Badem oluyordu!) ait olma arzusu var. İnsanoğlu ömür boyu kendine bir yer arar. Eninde sonunda hepimizin arayışı son bulur ve ait olduğumuz yere gideriz. Ölürüz!

    Kendimizi anketlerde, sosyal trendlerde, bir gurupta aramak yerine önce içimizde arasak belki ne istediğimizi daha iyi bileceğimizden dolayı ne olduğumuz ya da ne olacağımız hakkında bir tık daha fikir sahibi olabiliriz. Ben, kendim ve kentim kafası! Civardaki illerden sana ne? Sen onlara uymaya çalışma. O kadar ihtişamlı bir kent ol ki civarındakiler isterse senin ihtişamına ulaşmaya çalışsınlar aslında.

    Sıkıldık işte hepimiz. İş ve ev. Dijital platformlar arasında mekanikleştik. Ayrıca ben evden çalışmaya da karşıyım. Evde de  çalışırsak nerede dinleneceğiz? İnsanın kendine ait bir alanı olmalı. Sadece kendi olarak hissedeceği ve kendiyle baş başa kalacağı.  Bir an önce eski günlere geri dönmek istiyor can.  Heyecan istiyor can. Canlanmak istiyor. Can suyu istiyor ama nerede?

       Ona buna göre zeka türümüz ve ne istediğimizi, olaylara nasıl baktığımızı anlamak yerine, içimizdeki sesi dinleyip nereye gideceğimizi düşünmek daha önemli. Tabi düşünmeye fırsat bırakmıyorlar o durum ise apayrı! Ben çok düşündüm ve kararımı verdim.  Önümüzdeki kurban 4 aile birleşip grup halinde  Katamarana girmek istiyorum! Evet buna karar verdim sonuç olarak! Ne demişler en kötü karar bile kararsızlıktan iyidir. Hala öyle mi düşünüyorlar bu son kararımdan sonra bunu diyenler! 

    Doğan Cüceloğlu; toprağın bol olsun, ışık ve huzur içerisinde uyu usta. Sen gittin belki ama fikirlerin ve o güzel kitapların bizimle yaşıyorlar ve yaşayacaklar.

    Hepimize mutasyonsuz ve hormonsuz muhabbet dolu virüssüz güzel ve tatlı  günler dilerim. Kalın sağlıcakla. 







Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Derbi Günü

Büklüm Büklüm

Kazayla