Gladyatör 2 Kritik

 


Yaklaşık 25 yıl sonra 2000 yılının hit filmi Gladyatör Ridley Scott'ın yönetiminde geri döndü. Sinema kültürümüz kötü izleme deneyimlerinin etkisiyle ( parlaklığı kısılmış projeksiyon, ayarsız görüntü, ses vb. teknik sorunlar) gittikçe evde film deneyimine dönmüş olsa da düzgün bir salon bulabilirseniz bazı filmleri beyazperde de tecrube etmek hala keyifli. Yıllar sonra geri dönen bu devam filmi de bunlardan biri. Her karesine özenilerek emek verilmiş, sinemanın teknik tüm nimetlerinden yararlanan, mümkün olunan en iyi salonda görülmeyi hak eden bir tecrube. 

Yıllar sonra gelen devam filmleri genelde lanetlidirler. Başarısız olurlar ya da nefret objesine dönüşürler. Objektif olmak adına elimden geldiğince Gladyatör 2 yi kendi ayakları üzerinde duran bir film olarak ilk filmden ayrı bir iş olarak izlemeye çalıştım.  Filmin günah ve sevabıyla  teknik ve anlatı olarak ilk filmden hiçbir eksik yanı olmadığı düşünüyorum. İlk filmi sevmeyen bu filmi de sevmez sevenlerden belki bazıları ilk filmin onlarda ki özel yeri sebebiyle filmden memnun kalmayabilirler. 86 yaşındaki yönetmen Ridley Scott ve  görüntü yönetmeni John Mathieson yine muazzam bir işçilikle filmin atmosferini yaratıp bizi Romaya davet ediyorlar.

Napolyon ile yazdığı senaryo nedeniyle oldukça eleştirilen  David Scarpa'nın ilk filmin senaryo matematiğini kopyacılığa kaçmadan başarılı bir şekilde uyguladığını, Maximus karakterini paralel olarak Pedro Pascal'ın oynadığı şavaşçı Marcus Acacius üzerinden anlatıp devam ettirdiğini, yeni Gladyatorümüz Paul Mescal'in ise Lucius karakteriyle karizma olarak  Maximus'u aratmasına rağmen; fiziksel olarak karakterin ondan farklı olan yönlerini yansıtması ve sima olarak daha sıradan bir profil olması sebebiyle Maximus'un kopyası olmak yerine onun başlattığı işi bitirmeye odaklanan  daha etten kemikten ve bizden, gözü kara ve ayakları yere basan bir karakter olarak çizilmesi açısından olumlu bir durum. Bu adam farklı bir adam sonuçta!

Kadrosu oldukça geniş olan filmde senaryonun Danzel Wahington'un oynadığı Macrinus karakterine biraz torpil geçtiğini söyleyebiliriz. En iyi yazılan karakterlerden biri. Ana kahramanımızın anti tezi gibi. Film Lucius ve Macrinus'un çatışmasıyla yükselip sürükleniyor. Usta oyuncu rolünde çok rahat. Karakter gelişimi olarak diğerlerinden kolaylıkla rol çalabileceği bir alanda. Temiz bir oyun veriyor ve karakterinden nefret ettirmeyi başarıyor. Oscar'a gider mi bil(e)miyorum. Joaquin  Phoenix'in Commodus karakterinin yokluğu ikiz imparatorlarla doldurulmaya çalışılmış. Joseph Quinn in bu noktada Emperor Geta ile senaryonun müsade etitği ölçüde iyi bir performans sergilediğini düşünüyorum. Abartılı bir kötüyü dozunda bir oyunla yansıtmış.  

Hans Zimmer müzik departmanında olmasa da ilk filmden melodileri ara sahnelerde duyuluyor,  ilk filmden bazı kareler görülüyor ve filmin ilkiyle organik bağını hissediyoruz.

Son nokta; Gladyatör 2 hem bir devam filmi hem de kendi ayakları üzerinde durabilen başarılı bir film olarak sinemada görülmeyi hak ediyor. Senaryo ilk filmin özgünlüğünü yakalayamasa da  hikaye anlatımı olarak ilk filmi  olabilecek en tutarlı şekilde  tamamladığını düşünüyorum. Görsel şöleni ve  muazzam çekilmiş aksiyon sahneleriyle ( giriş sekansı favorim)  izleyiciyi perdeye bağlamayı başarıyor. İmkanınız dahilinde en iyi sinema salonunda izleyiniz.

Kalın sağlıcakla. 

twitter.com/atakandinc

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İşine Gelirse

2024'ün Ölümü