Dizi Gibi Dizi
Çocukluğum ve gençliğim; Kahpe Bizans, Airplane!, Scary Movie serisi gibi filmlerle Kaygısızlar, Monty Python's Flying Circus, Beşik Kertmesi, The Office, Leyla ile Mecnun, Kardeş Payı gibi dizilerle ve türlü mizah dergilerini okumakla geçti. Absürt mizahı sevmede hiç zorluk yaşamadım. Karşımda gördüğüm anlamsızlığın kendi içerisinde yarattığı anlam ve bunun getirdiği yaratıcılık bana her zaman ilgi çekici gelmiştir ve buna her şeyden çok gülerim. Arkadaşlarım da benle aynı kafadadır. Her döneme damga vuran farklı bir iş ve ekip her zaman var oldu. Bu ekolün son temsilcisi ise kuzenlerimin tavsiyesi ile izlemeye başladığım son dönemin en başarılı dizilerinden Gibi.
Gibi de bir grup ev arkadaşının gündelik hayatta yaşadıkları ve karakter farklılıkları nedeniyle çatışmaların meydana getirdiği absürt olayları izliyoruz. Dizinin mizah anlayışı diğer absürt komedilere nazaran tempo yerine dinginlikten beslenen ve yavaş yavaş vites arttırıp seyircinin sinirini bozarak bir noktadan sonra yaşanan her şeye gülmesine neden olan olaylar silsilesinden oluşuyor. Sadece kendi doğrularıyla yaşayan gurubun baskın karakteri Yılmaz, politik doğrucu İlkkan, aralarında hayatta kalmaya çalışan Ersoy ve yaşadıkları türlü açmazlar. The Office tarzı belgeselimsi bir gerçeklik temelinden beslenen absürdlükler.
Yılmaz karakterinde Feyyaz Yiğit Disko Kralı zamanından tanıdığımız Feyyaz. Karakter tam kendisine göre tasarlandığı için o rol için doğduğunu söylemek mümkün. İlkkan karakterinde Kıvanç Kılınç'ın ortalama bölüm süresi 30 dakikalık bir komedi dizisinde olmasına rağmen asla ciddiyeti kaybetmeden tiyatro tecrübesiyle de beslediği oyununu izlemek keyifli. Sözlükçü arkadaşların dizide her bölüm görmek istemedikleri şeklinde eleştirdikleri Ersoy karakteriyle Ahmet Kürşat Öcalan'ın ise iki sivri karakter arasında kalıp ezilen bir denge unsuru olması sebebiyle kesinlikle dizi için gerekli bir figür olduğunu düşünüyorum.
Gülme konusunda çok derin kriterlerim hiç bir zaman olmadı. Mizah pek olası göreceli bir kavram. Komik olan komiktir. Gibi de şahsına münhasır bir dizi olarak olabildiğince komik. Kendi adıma her bölümde çeşitli sahnelere kahkahalarla gülerken buluyorum kendimi. Bölüm adı verirsem diğerinin hatrı kalır gibi fakat kendi adıma Vücutçu Yalvaç yazıların aktığı final sahnesiyle dizide en çok güldüğüm bölüm sanırım. Dizinin; Yalnızca cesurların işidir badana şeklinde dillere pelesenk olmuş replikleri de olduğuna göre efsanesinin abartıldığını söylemek zor.
Gibi şuan 5.sezonuyla yayın hayatına devam eden ve neredeyse tek başına bir dijital platformun içerik yükünü sırtlanmış bir dizi. Tutma garantili formül işler yapıp tutturamayan çoğu ana damar yapım şirketinin aksine her ne kadar hayvanlı danslı introsu bazen ürkütücü gelse de Özcanlar Yapım Sarayı tarafından hayata geçirilen bu dizi seyirci bunu istiyor ön yargısını yıkması açısından da kıymetli. Birbirinin aynısı işlerden çok sıkıldık ve bence seyirci sadece harcadığı zamana değecek düzgün bir şeyler izlemek istiyor. Bir kısım seyirci ise asla izlediği hiçbir şeyden memnun değil. Onlar zaten memnun olmamak için izliyorlar diye düşünüyorum.
Kısıtlı bütçe; kadro, mekan, sürekli yükselen beklentiler sonucunda yayın hayatına 5 sezondur devam eden bir dizi için hala hiç fena bir iş çıkarmadıklarını bölümlerin ortalama üstü olduğunu samimiyetimle söyleyebilirim. Kahır, Şoko Bosphorus gibi çok iyi bölümler de barındıran bir sezon bu. Artık bitsin düşüncelerine ise zirvede bırakmak önemli fakat bırakmış olmak için bırakmak anlamsız düsturuyla katılmıyorum. Bence bu ekipte daha çok hikaye, dizi için yapılacak çok bölüm var gibi. Final yapsalar ne güzel diziydi, keşke geri dönse şeklinde dizi ekibinden belirli arkalıklarla tekrar aynı diziyi çekmelerini istemek yerine hali hazırda yayın hayatına devam ediyorlarken neden arkamıza yaslanıp yapılan işin tadını çıkartmıyoruz?
Kalın sağlıcakla.
Cok anlamlı
YanıtlaSil