Gençti




Gençler umutsuz, gençler işsiz. Düzen kurup kendilerini ve hayatlarını garantiye alamıyorlar. Kendilerini güvende hissetmiyorlar. Bazıları sevdikleri insana dahi yaklaşamıyor, ilişkisi olanlar evlenemiyor, evlenenler çocuk sahibi olamıyor, olanların çoğunun  gözüne evladının gelecek kaygısını düşünmekten uyku girmiyor. İşten çıkarırlarsa ne yapacaklarını, iş arayanlar ise nasıl iş bulacaklarını bilmiyorlar. Mutlu olmak lüks ve başarılması gereken zor bir hedef artık! 

19 Mayıs 1919 yani tam 101 yıl önce  Mustafa Kemal AtatürkBandırma Vapuru ile Samsun'a çıkmıştır ve bugün İtilaf Devletleri'nin işgaline karşı Türk Kurtuluş Savaşı'nın başladığı gün kabul edilir. Atatürk bu bayramı geleceğin temelini atacak; Türk gençliğine armağan etmiştir. Bazılarımız hala genç, bazılarımız ise gençti ama artık içimiz geçti!  Gençlerimiz ve onların gelecek çıkmazı hakkında  özel tarih vesilesiyle biraz konuşalım dedim.

Kayıp gençlik acıklı bir hikayedir. Gençken her şey mümkün gibi gelir. Tüm ihtimaller önünüze sıralanır. Zaman ise ihtimallerle beslenen bir canavar gibidir. Ergenlik dönemi; kimlik bunalımı, hormonlar, hayal kırıklıkları ve gelecek kaygısı (ki bu kaygı bazılarında ömür boyu kaygı bozukluğuna döner) derken geçip gider. 

Daha kendini bulamamış gençlerin hayatlarında ne yapacaklarına dair kararlar almaları ve adımlar atmaları gerekmeye başladığında her şeyin tadı biraz kaçar aslında. Kendisi doktor olamayan baba oğlu doktor olsun diye kastırır da kastırır, oğlu sadece resim yapmak istiyordur aslında! Okuyup doktor olmak isteyen çocuğun babası ise parasızlıktan yaka silkip oğlunu sanayiye vermekte ısrarcıdır. Unutanlara bir hatırlatalım tekrar. Bu konu ile ilgili babaannemin lafı aklıma geldi mesela; Evlat senin ama kalbi senin değil! 

Birbirini seven iki gençten biri sınav ve gelecek kaygısı dolayısıyla kalbini kapayınca diğer gençte kaybetmiş sayılır. Mutlu olmak için sınavda derece yapmak, bir bölümde başarılı olmaktansa, çok istediğin şeyi özgürce yapabilmek ve hayatı sevdiğin kişilerle yaşamak mutluluk olgusuyla daha güçlü bir bağ oluşturmuştur kafamda.Gerçek özgürlük ve mutluluk bu şekilde gerçekleşir aslında.

Sinema-tv okumak isteyen bir genç olarak ailem beni her zaman destekledi ama şartlar elvermedi, iktisat bitirip üstüne master yapmalı bir eğitim kariyerim oldu. Zaten sinema işi için gerekli maddi birikime ve çevreye sahip biri değilim. Bu işi yapmak istediğimde maddi dönüşten çok anlatmak istediğim şeyleri istediğim şekilde yansıtma arzusu var. Bazı fikirlerimin para getireceğini düşünüyorum elbet ama kendi düşündüğümü özgürce para kaygısı olmadan yapabilme arzusu hiç bir şey yapmamaya itti beni.

Gençlik dönemi hayalleri yerini askerlik sonrası 8-18 çalışılan bir işe bıraktı. İnsan Kaynakları departmanında personel devir oranının çok yüksek olduğu bir firmada çalıştım yıllarca. Hafta sonu pazartesiyi pazartesi hafta sonunu bekleyerek geçti 4 yıla yakın süre. Sevdiğim bir iş yapma şansım olmasını  isterdim. Film yapsaydık mesela; 24 saat enerjimi kaybetmezdim herhalde, mutsuz olmazdım en azından. Yaptığın işi seveceksin aga. Yoksa ayvayı yedin. Ömür işle geçiyor çünkü. İşten kalan vakitte yaşıyorsun, işte yaşlanıyorsun! Sonra bir bakmışsın hani benim gençliğim!

Zor günlerden geçiyoruz ama problem yok; aşka karşı elimizde bir koz var, sevmemek! İşsizliğe karşı elimizde bir koz var, çalışmak! Gelecek kaygısı ile ilgili elimizde yine bir koz var; düşünmemek! Sanki her şey elimizde!  Sınav tarihlerinin zırt pırt değişmesi de önemli değil, yine koz var çalışmak, hazır ve Necla Nazır olmak! Bir ton gündem ve yanıtlanacak soru ve konu varken ligler başlayacak mı diye sabahlıyor medya. Liglerin başlayıp başlamaması da umurumda değil. Hala aynı döngüde dönüyoruz. Fabrikalar ara vermeden çalışıyorsa, futbol da oynanabilir o zaman. Futbolcunun canı can da işçinin değil mi? Peki işsiz gençler ne yapsın?

Hazır fırsat bu fırsat yeni meslekler öğrenip kendini de geliştirebilir gençlerimiz. Mesela ben; babamın saçları kesiyordum da bugün boyut atlayıp annemin saçları da küt yapınca karantina vesilesiyle yeni bir meslek öğrenmeye başladığımı anladım! Krizi fırsata çevirelim ve pozitif olalım!

23 Nisan çocuklarımıza, 19 Mayıs gençlerimize; tüm bayramlar hepimize armağan. Çünkü gelecek ve umut onlarda ve bizde. Ne yaparlarsa onlar yapacak, ne yaparsak biz yapacağız. Daha ölmedik, elimizden gelen bir şeyler olacak elbet; kendimiz ve ülkemiz için. Umutlarımızın yeniden ümit etmeye başlaması dileğiyle.

Hoşça kalın.

twitter.com/atakandinc
     
 instagram.com/tembelsair



Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

İşine Gelirse

Gladyatör 2 Kritik

2024'ün Ölümü